Topun rakipte olması her zaman kötü değildir. Mesele topu kapınca ne yapacağınızdır. O an geldiğinde fişek gibi fırlayan futbolcunuzun önüne topu yuvarlarsınız ve onun golü atmasını seyredersiniz. Bunu Türkiye’de en iyi başaran 7 kontratak yıldızını hatırlayın.
Pini Felix Balili
Türkiye’ye geldiğinde tanınmıyordu ama kendisini belli etmek için sadece bir 90 dakika oynaması yetti. 2003-04 sezonun ilk haftasında İstanbulspor, Fenerbahçe’yi 3-0 yenerken, Balili ilk golde savunmanın arkasına sarkmış, Enke’nin üzerinden topu aşırtarak galibiyetin fitilini ateşlemişti, Enke’nin eve dönüş biletini kesmişti. Sonrasında Sivasspor formasıyla Fenerbahçe’ye 17 Eylül 2006 günü eziyet çektirdi. Onu kovalamaktan bıkan Lugono arkasından tekmesini sallayarak, kırmızı kartla sahayı terk etmişti. Kayserispor ve Antalyaspor formaları da giyen İsrailli inanılmaz hızı, kolay yere düşmemesi ve bitiriciliğiyle Trabzonspor ve Galatasaray’ın canını yakıp kimi zaman şampiyonluk yarışına damga vurmayı başardı.
Sertan Eser
Yakın zamana kadar dört büyük takımın ligde her maçı kazanması gerektiğine dair bir inanış vardı. İçeride dışarıda kazanacaklar, topa sahip olup oyuna hep hükmedeceklerdi. Christoph Daum Beşiktaş’taki ilk döneminde Trabzonspor ve Samsunspor deplasmanlarıda adeta 1-9-1 oynamış, hızlı ve genç yıldızını rakip defansın arkasına sarkıtmıştı. Her iki maçı da kazandılar ama başta Beşiktaş taraftarı olmak üzere futbol kamuoyu şaşkındı. Tamam Sertan hızlıydı, bitiriciydi ama büyük bir takım böyle oynar mıydı? Daum bu planı birkaç kez daha uyguladı ama Sertan Beşiktaş’ta kalıcı olamadı. Orta sahanın solundan atağa kalkar, inanılmaz bir hızla çizgiye inerdi. Olur da çizgiyi geçmeden ortasını yapar ya da pasını verebilirse takımının gol atmasına yardımcı olurdu. Ancak çoğu zaman topla birlikte dışarı çıkardı! Yine de süratini İstanbulspor, Malatyaspor, Diyarbakırspor gibi deplasmanda altın puan arayan takımlar için kullandı, kendince hızlı bir kariyer yapmayı başardı.
Souleymane Youla
Gençlerbirliği’nde 112 maçta 49 gole imza atmış, kontratağı seven bu takımın en güzel hücumlarının bazılarına imzasını atmıştı. Kim onun 25 Ağustos 2002 günü Diyarbakır’da 74. dakikada oyuna girip 13 dakikaya üç güzel gol birden sığdırmasını unutabilir ki? Bu başarıları ona 2005 yılında Beşiktaş kapısını açtı ama işleri umduğu gibi gitmedi, ilk devrenin sonunda adeta kaçarcasına Fransa’ya gitti. Hatıralarda sadece Malmö’ye karşı oynanan UEFA Kupası rövanş maçında üç gol birden atışı kaldı. Son golü bir kontratak şaheseriydi. Ahmet Hassan’ın defansın arkasına bıraktığı topu almış, ceza alanına girer girmez çok sert vurarak eski bir Beşiktaşlıyı, kaleci Asper’i mağlup etti.
Serhan Akın
Mustafa Denizli’nin eline geldiğinde henüz 19 yaşındaydı, buna rağmen 2000-01 sezonunu dokuz golle tamamlayacak kadar da hızlıydı. En verimli sezonunu bir sonraki yıl geçiren Serhat bu sefer 16 gol atmayı başarmıştı. 14 Nisan 2002’de İnönü Stadı’nda Beşiktaş’ın canını yakan iki gol de onun ayağından çıkmıştı. Maçın yıldızıydı; Beşiktaş savunmasının içinde sürekli dolaşıp onları rahatsız etmiş, siyah-beyazlılar hücuma çıktığında da geniş boşluklarda at koşturmuştu. Sonraki yıl Christoph Daum’un takımın başına geçmesiyle kendini kanatta buldu. Daum için o ya kanat oyuncusu ya da B planıydı! Hızlı, dikine oynamayı seven, gol vuruşlarında çok da becerikli olamayan Kadıköy Boğası 3 Ekim 2003’te Konya’daki maçta üç asist birden yaparak Daum’u haklı çıkarttı. Ancak asıl kontratakçılığını Daum’un onu ve Tuncay’ı forvete, Van Hooijdonk’u orta sahaya gönderdiği, yine İnönü’de ve yine bir nisan gününde Beşiktaş’a karşı gösterdi. Fenerbahçe için 155 maça çıkmış, 49 gol atmış, 30 asist yaptı; üç de şampiyonluk yaşadı.
Fernand Coulibaly
Anadolu takımlarının en sevdiği hız canavarı oydu. Türkiye’ye 1994-95 sezonunda Adana Demirspor tarafından getirilen siyahî golcü asıl başarısını iki sezon oynadığı Gaziantepspor’da gösterdi. Daha sonrasında Ankaragücü’nün formasını iki ayrı sezonda giyen Coulibaly, bir ikinci dikişi de Gaziantepspor’a attıktan sonra sırasıyla Van, Siirt, Denizli ve Diyarbakır’da sahaya çıktı. Hem dar alanda gerçekleşen karambollerde, hem de savunmasını öne çıkartan rakipler karşısında kontrataklarda başarılıydı. Büyüklere karşı ilk hünerini 1996-97 sezonunun ikinci maçında Fenerbahçe’ye karşı gösterdi. Yedek kulübesinden 74. dakikada çıktı ve 88. dakikada oyun karakterini çok iyi yansıtan bir kontratakta takımının maçı garantilemesini sağlayacak golü buldu. En büyük numarasınıysa 23 Ocak 1998’de Ankaragücü’ndeyken Kayserispor kalesine 3 gol bırakarak yaptı.
Yaw Preko
Birkaç gün önce Real Madrid’i 3-2 yenmiş Galatasaray, Preko ve Ayew ikilisinin golleriyle Yimpaş Yozgatspor karşısında 4-2’lik tarihi bir yenilgi almıştı. Preko ilk iki dakika içinde bir asist ve bir gole imza atarak maçı daha baştan kopartmıştı ama bu durum onun 60. dakikada muhteşem bir gol daha atmasını engellemedi. Türkiye’ye Gaziantep’ten giriş yapmış, ardından kontratakla gol atılması gereken maç ve dakikalar için Rıdvan Dilmen tarafından Fenerbahçe’ye alınmıştı. Burada attığı 7 gol pek yeterli bulunmadı ve kariyer zirvesi yapacağı Yozgat’a gitti. Ganalı sprinter iki sezon kaldığı Yozgat’ta toplamda 21 gole ulaştı. İstanbul’dan gelip kendisine Yozgat’ta hayatın nasıl geçtiğini soran muhabirlere “Pilav varsa, sorun yok” yanıtını vererek yoluna devam ettiğini ortaya koydu!
Cafer Aydın
Anadolu’nun en hızlı, en sert ve en hırçın isimlerinin kim olduğunu düşünün bir an. Büyük ihtimal aklınıza o gelecek: Cafer Aydın. Bir hafta arayla iki ayrı takım forması da giyen odur; aynı sene içinde Süper Lig’de de, 1. Lig’de de boy gösteren de… Tam 11 takımın formasını 15 kez giymeyi başardı! Bu gidiş gelişleri arasında akılda kalan en büyük gösterilerinden biri 1996-97 sezonunda Beşiktaş’a karşıydı. Bir Beşiktaş maçına iki gol, bir asistle damga vurdu. 1999 yılında Ankara derbisinde de sarı-lacivertli formasıyla kendisine futbol öğreten camiaya karşı dikilmiş, 2-1 biten maçta, iki golü birden atmıştı. Cafer, delişmenliğini tüm Anadolu’ya yaydı, her yerde iyi ya da kötü bir anı, bir isim, bir duygu bıraktı.
Comments