top of page

Gelmiş Geçmiş En İyi 20 Türk Futbolcu

Güncelleme tarihi: 5 Nis 2020

Türkiye Süper Ligi başladığı 1959 yılından beri birçok futbol yıldızı gördü. Kalecisinden santrforuna, liberosundan 10 numarasına birçok süper yetenek seyircilerin gönlünü titretti. Kaliteleri ve başardıklarıyla 20 tanesi aralarından sıyrılıyor.


Not: Faal futbol hayatına devam eden isimler değerlendirmeye alınmamıştır.

20. Fevzi Zemzem

Lakabı “Buldozer” onun nasıl bir forvet olduğunu ortaya koyuyor. Güçlü bir fiziği vardı, hep birlikte efsaneleştikleri Göztepe’de teknik direktörleri Adnan Süvari, taktiklerini onun üzerine kurmuştu. Zemzem, Süvari’nin deplase beklentilerini karşılıyor, birebirde adam eksiltiyor, üstüne üstlük güçlü fiziğiyle yan toplarda etkili oluyordu. 1959-1974 yılları arasında çıktığı 356 maçta 144 gol buldu, 1978-68 sezonunda gol krallığını Metin Oktay’la paylaştı. Göztepe’yle iki Türkiye Kupası kazandı ve Avrupa kupalarında bir çeyrek, bir de yarı final oynadı.

19. Necati Özçağlayan

Trabzonspor altı lig şampiyonluğunu kazanırken az gol yiyen, çalışkan, disiplinli bir takım olarak var olmuştu. Bu üç özellik takımın liberosu Necati Özçağlayan’ın karakterini tam olarak yansıtıyor. Şenol Güneş’in önündeki yer alan, kesiciliği kadar tekniği ve topu oyuna sokuşuyla da beğeni toplayan Özçağlayan soğukkanlılığını zarafeti ve centilmenliğiyle süslemişti. Trabzonspor’da 374, milli takımda 26 kez sahaya çıkmasına rağmen tek bir kırmızı kart bile görmeyişi bunun ispatı.

18. Tugay Kerimoğlu

Henüz 17 yaşında Jupp Derwall’den Galatasaray A takımı formasını almayı başarmıştı. Kimi zaman 10 numara pozisyonunda görev alsa da asıl yeteneğini savunmanın önünde oynadığı zaman sergiledi. Galatasaray’da altı lig, dört Türkiye Kupası şampiyonluğu yaşadı, UEFA Kupası’nın kazanacak kadronun içindeyken Ocak 2000’de Rangers’a transfer oldu. Lig şampiyonluğu kazandığı Rangers’tan geçtiği Blackburn Rovers’ta adeta ikinci bir kariyer yaptı. Tam 233 kez formasını giydiği Blackburn Rovers’ta adı kulüp efsaneleri arasında yazıyor. Tıpkı Galatasaray’da olduğu gibi…

17. Turgay Şeren

Galatasaray A takımının kalesini ilk kez koruduğunda sadece 17 yaşındaydı. Sonrasında sarı-kırmızılı formayı 369’u lig, toplam 405 resmi maçta giydi. Futbolu bıraktığında Galatasaray’da en çok maça çıkmış futbolcuydu. Milli takım formasını da Lefter Küçükandonyadis’le birlikte en çok taşıyan isimdi. Belki bu rekoru yeni nesillere kaptırdı ama 35 kereyle milli takımda en çok kaptanlık yapan futbolcu rekoru hâlâ onda. Milli takımın 1954 Dünya Kupası macerasında da kalede o vardı. Sadece Galatasaray ve milli takım formaları giyen Şeren, Türk futbol tarihine 1951’de deplasmanda 2-1 kazanılan Almanya maçındaki kurtarışlarıyla geçti. O günden sonra artık Berlin Panteri’ydi.


16. Ünal Karaman

Türkiye’nin gördüğü en heyecan verici orta sahalardan birisi olan Ünal Karaman fiziğinden beklenmeyecek bir tekniğe sahipti. Hem orta sahanın ortasında hem de sağ kanatta harikalar yaratır, çalımlar ve driplinglerle topu ceza sahasındaki golcülere rahatlıkla ulaştırırdı. Malatyaspor’un 1988’de lig üçüncülüğünün başlıca mimarıydı. Dokuz sezon oynadığı Trabzonspor’la şampiyonluk görememiş olabilir ama bordo-mavililerin lig yarışında ve Avrupa arenasındaki görkemli zaferlerinde onun da imzası vardı.


15. Şenol Güneş

Türk futbolunda devrim yaratan Trabzonspor sadece dokuz yılda altı kez şampiyonluk yaşarken kalede hep Şenol Güneş vardı. Akçaabat Sebatspor’da başladığı kariyeri 1974’te Trabzonspor’a transferiyle yükselmiş, 1987’de 15 yıl aralıksız giydiği bordo-mavili formayla yaptığı jübileyle sonlanmıştı. Bir kaleci için kısa sayılacak boyuna rağmen çabukluğu ve yer tutmasıyla fark yaratan Güneş, 1978-79 sezonunda tam 1110 dakika gol yememeyi başararak Türkiye rekoru kırdı.


14. Nihat Kahveci

Altyapısında yetiştiği Beşiktaş’ın taraftarının gözbebeğiydi. Sadece “bizim çocuk” avantajından yararlanarak kendisini sevdirmiş değil; uzak mesafe golleri, sağ kanattaki hızı ve çalışkanlığıyla 2002’de İspanya macerasına atıldı. Real Sociedad ve Villareal’daki efsanevi sezonlarıyla bugün bile İspanya’da adı saygıyla anılıyor. Hollandalı Roy Makaay ve Brezilyalı Ronaldo’yla gol krallığı yarışı yapmış, Real Sociedad’ı son haftalara kadar şampiyonluk potasında tutmuş bir golcüye dönüşen Nihat Kahveci, milli takım formasıyla Euro 2008’de Çek Cumhuriyeti filelerine yolladığı füzesiyle adeta ölümsüzleşti.


13. Rüştü Reçber

Önce Galatasaray’ın, sonra Beşiktaş’ın dikkatini çekmişti; bayraklaştığı takım Fenerbahçe oldu. Sarı-lacivertlilerle şampiyonluklar da yaşadı, Pendikspor ve Denizlispor facialarını da. 1995-96 sezonunda Trabzonspor deplasmanında yaptığı kurtarışlarla takımının şampiyon olmasına direkt katkı yaptı. Milli takımla 2002 Dünya Kupası’nda kazanılan üçüncülükte de büyük rolü vardı. Barcelona formasını giyecek kadar beğeni topladı, Pele’nin hazırladığı FIFA 100 listesine girdi, 2003 yılında Dünya’nın en iyi üçüncü kalecisi seçildi. Futbolu bırakması beklenirken o bir şampiyonluğu da Beşiktaş’la kazanmayı bildi.


12. Hami Mandıralı

Türkiye’nin en üst liginin 100’ler kulübünün ilk beş basamağını yer edinmiş ve 200’ler kulübü oluşturmuş futbolcuları arasında şampiyonluk ve gol krallığı kazanamamış yegane isim olması kimseyi şaşırtmasın. Türkiye’nin gelmiş geçmiş en iyi serbest vuruşçusu oydu. Trabzonspor formasıyla 415 maça çıkan Hami Mandıralı kaleye alabildiğine uzak noktalardan, inanılmaz hızlı ve sert şutlar çıkartarak golünü atabiliyordu. Bir maça iki serbest vuruş golü sığdırdığı oluyordu. Gezgin bir forvetti, yanındaki golcülere alan açmayı iyi biliyordu. Schalke 04’le oynanan bir Avrupa kupası eşleşmesi sonrasında bu takımla sözleşme imzalayan Mandıralı yeteneklerini Almanya’da fazla gösteremeden yine Trabzonspor’a döndü, gollerini kaldığı yerden devam etti.

11. Mehmet Özdilek

Profesyonel kariyerine başladığı Kahramanmaraşspor’la alt liglerde 107 maçta 63 gol atıp iki kez de gol kralı olarak Beşiktaş’a gelen Şifo lakaplı Mehmet Özdilek, siyah-beyazlı formayla da 386 karşılaşmada 130 gol bulmayı başardı. Birçok santrforun ulaşamadığı bu sayıyı tuttururken aslında orta sahada oynuyordu! Lakabı Şifo, 1986 Dünya Kupası’nın yıldızlarından Enzo Scifo’nun tarzını andıran yetenekleri dolayısıyla kendisine yakıştırılmıştı. Beşiktaş’la dörder lig ve Türkiye kupası kazanan Şifo, Süper Lig’in en çok gol atan Türk orta saha futbolcusu unvanını hâlâ koruyor.


10. Fethi Heper

Türkiye’nin tek profesör olan futbolcusu, bu listeye bu özelliğiyle girmedi! Zamanın muhteşem forveti “Çengel” Fethi, üç kez gol kralı oldu, Metin Oktay tarafından kendisinin veliahdı ilan edildi, Eskişehirspor’la şampiyonluk mücadelesi verdi. Sevilla’ya karşı yaptığı hat-trick ve Mikkelin karşısındaki dört golü onu unutulmaz kılıyor. En çoksa lakabını aldığı “çengel” vuruşuyla hatırlanıyor. Fethi Heper, bu ismi kafasına gelen topu ayağını bir çengel gibi kullanıp önüne indirip golünü atmasıyla almıştı. Sadece Eskişehirspor forması giydi, 240 maçta bulduğu 104 golle 100’ler kulübünün bir üyesi oldu.


9. Oğuz Çetin

Türk futbolunun ikinci İmparator’u Oğuz Çetin, doğduğu Almanya’dan yurda dönüp Sakaryaspor’la Türkiye Kupası kazanan, ardından da üç takım arkadaşlıyla Fenerbahçe transfer olan bir orta saha yıldızıydı. Sarı-lacivertlilerin 103 gollü şampiyonluğunda Rıdvan Dilmen, Aykut Kocaman ve Hasan Vezir’e sayısız gol attırdı. 1996 şampiyonluğunun kapısını da büyük bir baskı altında oynadığı Trabzonspor maçındaki serbest vuruş golüyle araladı. 70 kez milli takım forması giyen Çetin, centilmenliğiyle de nam salmıştı.

8. Aykut Kocaman

Fenerbahçe’deki ilk maçı Rizespor deplasmanıydı. Bir yandan da askerliğini yapıyordu, sezon öncesi hazırlık kampına bile katılamamıştı ama ikinci devre 0-0 giden oyuna girdi ve dört gol birden atıverdi! Ceza sahasında fırsatçıydı. Ele avuca sığmazdı. Gerektiğinde çalımı basar, dilerse topu iğne deliğinden geçirirdi. 3-0’dan 4-3’e dönen Galatasaray maçında Simoviç’i avladığı gol, tam bir sihirbazlıktı. Dahası doğaçlama oynar gibi bir hali vardı. Ceza sahası yayı üzerinden aşırtmaları, kendisine patentliydi. Sakaryaspor, Fenerbahçe ve İstanbulspor’la bezeli kariyerinin en parlak günlerini geçirdiği Fenerbahçe’de üç kez gol kralı olmuş, sarı-lacivertilere borcunu 1996 şampiyonluğunu getiren Trabzon’daki “o gol”le ödemişti.

7. Rıdvan Dilmen

Kendisi lakabı “Şeytan”dan pek hazzetmezdi ama gerçekten onun zekası bu lakabı hak ediyordu. Hızı, çalımları ve en çok da aniden durup tekrar seri bir şekilde hızlanabilmesiyle savunmacıların baş belasıydı. Doğduğu Nazilli’de başlayan kariyeri Boluspor ve Sarıyer’in ardından Sarı Kanaryalar’da devam etmişti ama bir Trabzonspor maçında aldığı darbeyle sakatlık kâbusuna dönmüştü. Rekorlarla süslü 1989 şampiyonluğunda tam 41 asist ve 19 gol üreterek 103 gole büyük bir katkı yapmayı başarmıştı.

6. Sergen Yalçın

Mesafe ve açı tanımaksızın serbest vuruş golleri bulur, golcüleri muazzam paslarla besler, yolda yürür gibi çalım atar, top tekniğiyle her zaman fark yaratan bir orta saha yıldızıydı. Beşiktaş’ta Serpil Hamdi Tüzün tarafından eğitilmiş, Gordon Milne’nin kadrosuna girmişti. Bir transfer döneminde yöneticilerle girdiği polemik yüzünden siyah-beyazlılarla yolları ayrılan Sergen Yalçın evine geri dönerken bir çırpıda Fenerbahçe, Galatasaray ve Trabzonspor formalarını giymeyi başarmıştı! Mircea Lucescu’nun Beşiktaş’ıyla 100’üncü yıl şampiyonluğunu getiren golü atmanın ona kısmet olması da futbol tanrılarının yeteneğini sadece canı istediğinde kullanan bu yıldıza bir armağanıydı.

5. Can Bartu

Hem basketbol, hem futbol milli takımı formalarını giymiş, aynı gün bu iki spor dalında derbi müsabakasına çıkıp sahanın yıldızı olmayı başarmış yegane isimdi Can Bartu. Futbol ağır basınca teknik ve zarif oyununun yeşil sahalarda sergiledi. Fenerbahçe formasını toplamda 326 kez giyip 162 gol atan Bartu, Türkiye’nin bir Avrupa kupası finalinde forma giymiş ilk futbolcusu olmayı da başardı. Bunu Fiorentina formasını giyerken başarmıştı; İtalya’da bu kulüp dışında Venezia ve Lazio takımlarında da oynadı. Çok sevdiği futbolu tam 24 yıl profesyonel olarak icra tti, adı yaşarken Fenerbahçe antrenman tesislerine verildi.

4. Metin-Ali-Feyyaz

Birbirlerinden ayrı oynadıkları kulüplerde ve milli takımda potansiyellerinin altında kaldıklarından listeye üçünü birden almakta bir sakınca görmedik! Beşiktaş tarihinin en heyecan verici döneminin başrolünü üçü birlikte paylaştı. Tek bir maçta 10 gol de attılar, en büyük rakiplerinden birisi Fenerbahçe deplasmanda beş golün dördünü de… Gordon Milne yönetiminde takım oyunu içinde yeteneklerini sergilediler. Belki başka yıldızların gölgesinde kaldılar ama oynadıkları dönemde en çok kupayı onlar kazandılar ve kazandırdılar. Feyyaz Uçar, Beşiktaş tarihinin ikinci gol kralıyken (1989-90), Ali Gültiken bir sezonda en çok gol atan (30) ismiydi. Şanssızlığı Tanju Çolak’ın 39 golüne denk gelmesiydi.

3. Tanju Çolak

Orta karar bir takımda 115 maça çıkıp 74 gol atmak belki benzersiz bir icraat değildir, bu değerlere yakın örnekler vardır. Ancak bunun üzerine üç büyüklerden birine transfer olup 125’te 116 yapmak, Avrupa gol kralı olmak, ülkenin bir sezonda atılan gol rekorunu kırmak, bir maçta 6 gol birden atmak Tanju Çolak’ı tam anlamıyla benzersiz kılıyor. Onunla ilgili tek sorun özel hayatındaki dalgalanmalar nedeniyle kariyerinin sadece 12 yıl sürüp, 300’den aşağıda maça çıkmış olması, Avrupa kulüplerine transfer olamaması ve golcülüğünü milli takımda gösterememesi. Yine de ligde Samsunspor, Galatasaray, Fenerbahçe ve İstanbulspor formalarıyla 240 gol atmış, tek sezona 39 gol sığdırmış, Neuchatel Xamax’a “o plase”yi yapmış, röveşatalarla filelerin tozunu muazzam bir şekilde almış bu gol ustası saygıyı hak ediyor.


2. Lefter Küçükandonyadis

Bugün Kadıköy’e giderseniz Lefter’in heykelini ve burada fotoğraf çektiren Fenerbahçelileri görebilirsiniz. Lefter yaşarken heykeli dikilen, adına jübile düzenlenen ilk futbolcu olma onurunu taşıyan, ülkesinden altın madalya almayı ilk başaran, ismiyle tezahüratlar yaptıran bir futbolcuydu. Tribünler onun amansız golcülüğünü “Ver Leftere, yaz deftere!” sloganıyla ölümsüzleştirdi. 1954 Dünya Kupası’nda iki gol bulmayı başardı. Fenerbahçe formasıyla 15 yılda 300 lig maçına çıktı, 178 gol attı. Tüm maçlarda attığı gol sayısının 400’ü aştığı da biliniyor. Tüm bunlar sayesinde tribünler tarafından Ordinaryüs lakabı verilerek onurlandırıldı.


1. Metin Oktay

Türkiye’nin tartışmasız Taçsız Kralı’ydı. Golcülüğü, kibarlığı, güler yüzüyle sadece oynadığı takımların taraftarların değil, rakiplerin bile büyük beğenisini ve saygısını kazanmıştı. İzmir’de hızlı başlayan kariyeri Galatasaray’daki ilk altı sezonunda 144 maçta 157 gollük bir istatistikle süslenmişti. Yetenekleri onu İtalya’nın Palermo takımına götürse de vatan ve Galatasaray hasreti ağır bastı ve hemen geri döndü. O dönüşün heyecanıyla 1962-63 sezonunda 26 maçta 38 gol bulmayı başardı. 1969’a kadarki ikinci Galatasaray döneminde 180 maça daha çıkan Metin Oktay, 137 gol daha attı. Onu benzersiz kılan bir numaralı özelliği kafa vuruşlarında gözlerini kapatmaması ve gözünü diktiği yere topu roket gibi göndermesiydi. Galatasaray Lisesi dışından gelip Anadolu insanını da sarı-kırmızılı kulübe aidiyet sağlamasının yolunu açan da oydu. Belki de Galatasaray ve Türkiye futboluna en büyük katkıyı böyle yapmış oldu.


bottom of page