top of page

Efsane Futbolcuların Wonderkid Oğulları

Aslında futbolcu babanın, futbolcu oğlu durumu nadir rastladığımız bir şey değil. Futbol dünyasının çeşitli dönemlerinde bu tip hikayelerle karşılaşıyoruz. Ancak günümüzde şöyle bir fark var: Normalde Jordi Cruyff – Johann Cruyff örneğinde olduğu gibi, bir taraf epey gölgede kalıyordu ama bugünlerde bazı efsane futbolcuların gerçek anlamda wonderkid oğullar yetiştirdiğini görüyoruz. Lafı fazla uzatmadan listemize geçelim ve dokunmak istediğimiz konu daha belirgin hale gelsin…


Lilian Thuram / Marcus Thuram



Lilian Thuram, ‘90’lar sonu ve ‘2000’ler başındaki “Efsane Fransa”nın en önemli isimlerinden biriydi. Stoper ve sağ bek bölgelerinde rol alan oyuncu, Juventus ve Barcelona formalarını giyerek büyük bir kariyere imza atıyordu.


Oğlu Marcus Thuram ise babasından farklı olarak bir hücum oyuncusu ama gerçek bir potansiyel. Aslen santrfor olmasına ve 192’lik bir boya sahip olmasına rağmen, kenar forvette rol alabilecek kadar topla etkili bir oyuncu. Zaten Gladbach formasıyla yarattığı fark ortada, gelecekte Fransa milli takımının da değişmez bir ismi olabilir. Ayrıca Lilian Thuram’ın Khéphren Thuram-Ulien adında Monaco alt yapısında forma giyen bir oğlu daha var. 2001 doğumlu oyuncunun da önemli bir potansiyele sahip olduğu söyleniyor.


Enrico Chiesa / Federico Chiesa



‘90’lardaki unutulmaz Parma’nın bir parçası olarak parıldayan Enrico Chiesa, kariyerinde yaklaşık 200 gol atmış, Serie A’nın en “underrated” golcülerinden biriydi. Oğlu Federico Chiesa, fiziksel görünüm olarak babasını fazlasıyla andırıyor ancak mevki açısından biraz daha kanatlara kaçmış durumda.


Federico Chiesa, günümüzün en hızlı oyuncularından biri. Ve sadece hızdan ibaret değil, topsuz koşuları ve gol vuruşları, hatta uzaktan şutları da son derece etkili. Her iki kenarda rol alabilen oyuncu, zamanla babasının pozisyonuna, yani ikinci forvet rolüne de evirilebilir. Zaten Euro 2020'deki performansıyla bunu kanıtladı. Babası da büyük futbolcuydu ama boynuz kulağı geçecek gibi...


Diego Simeone / Giovanni Simeone



2011’de devraldığı Atletico Madrid teknik direktörlüğü döneminde suyun yönünü öylesine değiştirdi ki hocalık kariyeri, oyunculuğunun önüne geçti. Ancak “futbolcu Simeone” de aslında gerçek bir efsaneydi. Şu an için Arjantin milli takımında “orta sahada sert, aynı zamanda teknik bir oyuncu eksikliği var” diyoruz ya… İşte o Diego Simeone’ydi.


Oğlu Giovanni Simeone de 5 milyon euro karşılığında River Plate’ten transfer olduğu Fiorentina’da ilk zamanlar büyük ses getirmiş ve büyük bir transfer yapacağı konusunda beklenti içerisine sokmuştu futbolseverleri. Ancak işler çok yolunda gitmese de Cagliari'ye 13 milyon euro gibi hiç de fena olmayan bir bonservisle transfer olup, Serie A'daki varlığını sürdürdü. Belki skor gücü yüksek bir oyuncu değil ama inanılmaz güçlü, hareketli bir oyuncu.


Patrick Kluivert / Justin Kluivert



Patrick Kluivert, Ajax’ta çok genç yaşta forma giymeye başlamış, 19 yaşında Şampiyonlar Ligi Finali’nde Milan’a attığı golle takımına kupayı getirmiş, yıllarca Barcelona 9 numarasında harikalar yaratmış gerçek bir efsane. Özellikle de havada asılı kalıp vurduğu kafa şutları hala ikonik sahneler olarak zihnimizde yer alıyor.


Patrick Kluivert’ın oğlu Justin Kluivert ise oyunculuk tarzı bakımından babasından bir hayli uzakta. O tamamen hızıyla fark yaratan, potansiyel bir kenar oyuncusu. Ancak Roma’daki forma şansı oldukça azaldı ve geçtiğimiz sezon RB Leipzig'e kiralandı. Oyuncu hala çok genç, bakalım geleceği ne olacak?


George Weah / Timothy Weah



Liberya’nın cumhurbaşkanı kimdir? George Weah’tır… Evet, Hababam Sınıfı repliği gibi duruyor ama gerçek. Ballon d’Or’u kazanmış tek Afrikalı olarak tarihteki yerini koruyor. Weah, komple santrfor denilince örnek gösterilecek gerçek bir efsaneydi.



Oğlu Timothy Weah da bir forvet oyuncusu ama daha farklı bir tarzda. Daha çok çabukluğunu, sezgilerini kullanarak gole yakın duran bir yetenek. Lille'in 10 milyon euro'ya transfer ettiği oyuncu geçtiğimiz sezon Burak Yılmaz'ın gölgesinde kaldı. Ancak oyuncunun 2000 doğumlu olduğunu unutmayalım, hala bir patlama gelebilir.


Gheorghe Hagi / Ianis Hagi



Herhalde Gheorghe Hagi’nin futbolculuğunu uzun uzun anlatmaya gerek yok, yeteneklerine bizzat yakından tanıklık ettik. Kolay kolay rast gelinmeyecek bir isim olduğu, ondan sonra topa öylesine etkili vuran birinin gelmemesinden de belli.



Gheorghe Hagi’nin oğlu Ianis de bir 10 numara. Bu bakımdan listedeki diğer isimlerden farklı olarak gerçekten babasının oğlu kıvamında… Gerçi şut yeteneğini pek fazla alamamış. Daha çok gezginliği ve tekniğiyle fark yaratıyor. Yine de Rangers'ta geçtiğimiz sezon orta sahanın içlerinde görev yapmasına rağmen hiç de fena skor katkısı vermedi. Bakalım gelecekte ulaşacağı seviye neresi olacak?


Alf-Inge Haaland / Erling Haaland



Roy Keane’in yazdığı biyografi kitabında “bilerek sakatladım” dediği Alf-Inge Haaland, belki yukarıdaki isimler kadar efsane olmasa da Premier Lig’de fark yaratmış önemli bir defansif orta sahaydı. Ancak bu ikilinin listede yer alma nedeni daha çok oğul tarafı…


Erling Haaland'ı ise sanıyoruz tarif etmemize gerek yok... 191 boyunda ve o güçlü fiziğine rağmen topla müthiş hareketli, gol vuruşları harika bir oyuncu. Evet, daha şimdiden o özelliklerini konuşturmaya başladı ve dünyanın en iyi golcüleri arasına girdi. Kendisine lakap olarak “Beyaz Lukaku” deniliyordu ama potansiyeli Lukaku’nun da üzerinde olacağı kesin.

bottom of page